Acun Ilıcalı

Tesyev olarak bu ay Acun beyi firar etmeden yakalayıp sizler için sitemize konuk ettik Acun Ilıcalı kimdir ? Biraz anlatır mısınız ? Acun Ilıcalı, ilkokulu Edirne de okuyarak Kadıköy lisesini kazanan tek öğrencidir.Öğrenciliğimde tek parlak yıllar onlar oldu zaten. Kadıköy lisesini kazandıktan sonra ailemden uzak kalmam okuldaki başarımı da etkiledi. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İngilizce öğretmenliğini kazandım ama devamsızlıktan atıldım . Sonrasında iki defa daha kazanıp devamsızlık yapınca üniversiteye devam edemedim.yaklaşık 9 sene üniversite de okudum ama diplomam yok. Önce Spor Programıyla başladınız, ardından Televole ve uzun zamandır devam eden Acun firarda programını yapıyorsunuz. Bu dönemleri biraz anlatır mısınız? Televizyonculuk hayatıma başlamam bir gün Show tv’nin önünden geçerken akrabama uğramak için binaya girdim, o sıra İlker Yasin ile tanıştım, neşeli bir sohbetten sonra denenmek üzere Show tv’ye çağrıldım 11 yıl oldu buradayım.Benim televizyon hayatım çok renkli ve hareketli geçti, zaten yaratılış itibariyle biraz rahat bir insanım, ders anlamında çok başarılı olmadım, dersleri çok iyi kavradığımda söylenemez ama finalde bir şekilde iyi not alıp geçmeyi başarıyordum. Pratik zeka açışından yüksek IQ sahibi olduğumu düşünüyorum bunu derslerde göstermesemde . Bu iş hayatımda da ilk etapta böyle oldu nasıl kaytara bilirim ile ilgili projeler düşünüyordum. Öğleden sonraları ilk yıllarımda boş katlarda uyurdum, kendi yerime komşumu maça muhabir olarak gönderdiğim oldu beni idare et diye, yine Şansal abinin Fransa Dünya Kupasına yolladığı zaman ben Kadıköy de soluğu alıp ordan bağlantı yaptım ben Fransa dayım diye.Anlayacağınız biraz uçuk bir muhabirlik hayatım vardı. Futbolcularla çok iyi anlaşırdım bunlar tabi gözlenen hareketler olduğu için bir anda kendimi Televole programını sunarken buldum. Yaklaşık 5 sene çalıştıktan sonra Show tv den sunuculuk teklifi geldi benimde hoşuma gitti, dokun bana yarışmasıyla sunuculuğa başladım. Sonrasında biri bizi gözetliyor programını sundum derkende kendi programımı sunuyorum. Mesleğinizde en mutlu olduğunuz yıllar hangi döneme rastlar? En mutlu olduğum yıllar her halde bu son dönem tabii ki sonuç itibariyle insanın kendi işinin patronu olması kadar güzel bir şey yok, mutlulukta bu açıdan çok önemli. Ben bir şeyler zorunlu olduğu zaman bir şey yapamayan bir adamım, yani bana 09:00 - 18:00 arası mesai koysanız başarılı olmam açıkçası. Ama beni kendi halime bıraktıkları zaman futbol deyimiyle orta sağa da çok güzel oynarım. Acun Firarda da başarılı olmamın en büyük sebebi bu zaten, kendi kendimin patronuyum karışanım yok, her kararı ben veriyorum o zamanda çok rahat oluyorum insan rahat oldukçada kendine güveni de geliyor tabi. O yüzden Acun Firarda programını sunduğum üç yıl en mutlu olduğum dönem. Acun Firara da programı için kaç ülke gezdiniz ? Gideceğiniz ülkeleri nasıl belirliyorsunuz? 96 ülke gezdik onu da nerden biliyoruz, uçaklarda vakit geçsin diye hangi yere gittik oyunu oynuyoruz.Gideceğimiz ülkeleri de genelde arkadaş sohbetleri sırasında ortaya çıkıyor.Fakat yeni dönemden itibaren zor günler bekliyor bizi, çünkü planlı programlı gitmemiz gerekecek bunun için şimdiden gideceğimiz yeri belirlememiz lazım.Eylülden sonra Venezuella tarafına gidilecek tiyosunu verebilirim. En çok beğendiğiniz hatta orada yaşamak istediğiniz ülke oldumu, hangisi? Yaşamak istediğim ülke yok Türkiye de çok mutluyum, sokakta gezdiğim zaman herkesin sempati gösterdiği bir insanım. Tanınıp sevilen bir insan olduğum için bu bana mutluluk veriyor. O yüzden gidip bir ülkede yaşayayım diye bir isteğim yok. Türkiye den başka bir ülkede yaşayacaksam orası Miami olur çok seviyorum.Çünkü sıcak yerleri çok seviyorum Miami de kış diye bir şey yok devamlı şortunu giyip terliğini geçirip gezebiliyorsun. İnsanların bir birlerine karşı hava atayım moduda yok o yüzden Miami de yaşayabilirim. Bu kadar çok ülke gezdikten sonra mutlaka unutamadığınız anılarınız olmuştur. Bize hangisini anlatmak isterdiniz? Çok anım var aslında komik olan bir tanesini anlatayım. Muhabirlik yıllarımda bir gün Notingham da Show tv yi temsilen muhabirlik yapıyorum 1996 yılarında.İngiltere’den bir arkadaşım geldi havaalanında onu karşılamak için Londra ya gitmem lazım çok geç kaldığım için aşırı hızlı bir şekilde gidiyorum, o kadar hızlı gidiyormuşum polisler peşime düşmüş benimde haberim yok tabi neyse ben zik zak yapa yapa çok hızlı bir şekilde gidiyorum.polisler arkadan normal geliyorlar ama beni yakalayamıyorlar, yakalasalar sorun olmayacak polis yakalayamadıkça anonslar ediyor olay büyüyüp helikopter gelmiş peşime ben halen yolumda gidiyorum. Baktım ilerde polis kalabalığı ben kaza var diye düşündüm ama sorun benmişim polisler beni bekliyorlarmış, neyse durdum ben problem ne diye sordum problemi sonra anlatırız deyip hapse geliyorsun diye kelepçeleyip götürdüler beni. Bende Show tv yi temsilen akşam canlı yayın yapıyorum komediye bak ben o gece hapisteyim.Arkadaşım geldi sorguya aldılar beni amacın neydi, ne yapmak istiyordun diye sorgulanıyorum. Londra şimdiki terör atmosferinde değil o zaman , şimdi olsa herhalde bir bomba koyarlardı benim arabaya. Polislere bir amacım yok, Londra’ya gidiyorum dedim, peki niye dedi sol şeride girdin dedi bir anda dedim ki bende ordan bir çıkış olduğunu zanettim o yüzden girdim dedim , peki sonra niye sağa girdin dedi bana elindeki raporlara bakıp bende solda çıkış olmadığını görünce sağa döndüm dedim, peki tekrar niye sola geçtin dedi , sizde bu sol sağlardan kaç tane var diye sordum 30 tane var deyince , ben hepsine bir bahane bulamam dedim acelem vardı dedim. Bir gün mahkeme sürdü, para cezası ödedim kefaletle serbest bırakıldım ama direkten dönmüştüm açıkçası. Uyku probleminiz devam ediyor mu ? Bir Televizyon programında show tv binasında uyuduğunuz zamanı anlatmıştınız biraz bize de bahseder misiniz. Benim öğleden sonra uykum geliyor mutlaka bir iki saat uyumam gerekiyor.O zamanlar tabi show tv de genç yetenek olduğum için ben uyumaya gidiyorum dediğim zaman kovarlar zaten, ne yapabilirim diye düşündüm kendime üst katta Hürriyetin binası vardı o zaman bir masa buldum, masanın altın da uyuyordum. Bir gün masanın altında uyuyorum kalktığımda ayakları gördüm meğerse boş oda diye Hürriyet güvenlik müdürü, elemanlarıyla toplantı yapıyor. Adam konuşmaya başladı ben masanın altından çıkamıyorum toplantı 50 dk sürdü ve toplantı adamın söylediği boş katlar mutlaka gezilecek, kuş uçsa haberiniz olacak konuşması yapılıyor ben masanın altında … Ünlüler camiasından arkadaşlıklarınızın olmadığı söyleniyor siz buna katılıyor musunuz? Katılmıyorsanız en iyi anlaştığınız ünlüler kimler? Ben kendi çevremle beraber olmaktan daha mutlu oluyorum. Benim ünlü olmam hiçbir zaman önceki çevremi değiştirmedi. Muhabirlik zamanım dan Hülya Avşar ve Kaya Beyle aram çok iyidir. Çok büyük bir samimiyetim var, Alişan ile aram iyidir futbol oynarız beraber başkada Emre, Okan, İbrahim Kutluay var bunları sayabiliriz. Gittiğiniz ülkelerde bayanlarla olan sıcak diyaloglarınız evlenmeden önce eşinizi rahatsız etmiyordu? Evlendikten sonra bir değişiklik oldumu? Hiçbir değişiklik olmadı, ben neşeli bir insanım programımda neşe katmayı seviyorum. Kalkıp ta orda resmi bir konuşma yapma şansım yok. Kızlarla da konuşurken ağzım laf yapıyor o konuda mütevazı bir insanım, konuştuğum kızdan belli bir ekran enerjisi görürsek neşeli bir sohbet yapıyorum, sohbet sonundaki değerlendirme seyirciye kalıyor tabi.Benim eşimle ilgili hiçbir zaman bir problemim olmadı , bazı gezilerime kendisini de götürüyorum, benim orda ki her şeyi bir çekim aracı olarak gördüğümü farkında bu nedenle hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. Mumya firarda filminde oynadınız oyunculuk nasıldı ? sinema , dizi yada başka projeleriniz var mı? Mumya firarda filmiyle sinema kariyerim bitti. Çünkü beklentilerimin çok altında bir film ortaya çıktı, ben iyi bir filmde oynadığımı zannediyordum fakat film ciddi derecede eleştiri yağmuruna tutuldu ve beğenilmedi o da benim hevesimi kaçırdı. Oyunculuk konusunda iyimiyim, kötümüyüm o konuda bir değerlendirme yapamam şu anda çünkü o konuda bir yeteneğim olduğu iddaasında değilim açıkçası. Şu an için üç dört tane ciddi teklif aldım ama kabul etmedim, pekte hevesli değilim. Sporla aranız nasıl ? ( programlardan uzaklaşmanıza rağmen ) Futbol delisi bir insanım.Tahmin edemeyeceğiniz maçlarda bir anda tribünlerde görebilirsiniz beni. Milli takımın deplasman maçlarının bir çoğuna gittim .Yunanistan maçı olsun , Danimarka maçı olsun çoğuna gittim. Futbola çok aşırı düşkünlüğüm var zaten spor muhabirliğinden geliyorum, şu anda Acun olmamda ki en büyük etkenlerden biride futbola olan sevgim zaten. İşin içinde olunca çok fazla zevk almıyorsunuz son üç dört yıldır olayın dışına çıktığım için şimdi daha çok zevk alıyorum. Muhabirken bu derece zevk alamıyordum, şimdi çok rahat gitip maçını izleyebiliyorsun. Tesyev’in mütevelli üyesisiniz Tesyev’in çalışmalarını nasıl buluyorsunuz ? Tesyev’i bir programınızda tanıtmanız bizim için çok önemli bir gelişme olurdu. Benim için çok önemli bir kurum. Yavuz ağabeyi çok seviyor ve sayıyorum. Açıkçası benden ne isteniyorsa yapmaya hazırım. Sizden yapabileceğim bir talep geldiğinde seve seve yapmaya hazırım. Yurt dışında engellilere sunulan olanaklar ile ülkemizdeki olanakları kıyasladığınız oldu mu hiç? Kıyaslamak gerekirse siyah ve beyaz kadar büyük bir fark var.Gelişmiş ülkelerde aslında bazı olaylar var ki ülkenin gelişmesiyle doğru orantılı bunlar, mesela engellilerin bakış açıları ve hayattaki rolleri.Bakıyorsunuz ülke ne kadar fakir olursa şartlarda o derece kötü oluyor, şartlar elverdikçe daha iyi olanaklar sunuluyor. En basitinde Amerika da dışarıda çok rahat hareket eden çok engelliyle karşılaşıyoruz çünkü onlar dışarıda olmaktan mutlu, onları engelleyen hiçbir şey yok Türkiye de bunu göremiyoruz çünkü bizim engellilerimiz dışarı da mutlu değiller. Ülkemizinde gelişmesine bakarsak iyimser düşünüyorum inşallah güzel şeyler görürüz.

TÜM RÖPORTAJLAR:

Yükleniyor...