Engelliler salgında herkes kadar riskli

Bugün sizlerle, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin Yönetim Kurulu Üyelerinden Ümit Deniz Kurt’un görüşlerini paylaşmak istiyoruz. Aslında bu görüşler, ikili sohbetlerimizin özeti şeklinde. Kendisiyle çeşitli konularda sohbet ederken, söz dönüp dolaşıp yaşadığımız koronavirüs salgını ve engellilerin bu süreçteki yaklaşım ve beklentilerine geldi. Epeyce süren görüşmemizin sonunda konuyla ilgili bana anlattıklarını bir yazıya dökmesini istediğimde ortaya okuyacaklarınız çıktı.

‘SÜREÇ NASIL SONUÇLANIR KİMSE BİLMİYOR’

“2020 yılında, hiç alışık olmadığımız şeyler yaşıyoruz. Zaten bir süredir, dünyadaki gelişmeler o kadar hızlı oluyor ki takip etmek neredeyse imkansız. İşte bu süreçlerden biri de, 2019 sonlarında ortaya çıkan ve bu yıl tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını. Tüm ülkeler gibi, ülkemiz de bu salgından etkilendi ve hepimizin hayatında inanılmaz değişiklikler oldu. Sürecin nasıl gelişeceğini ve sonuçlanacağını kimse bilmiyor. Bu süreçte yapılan uygulamaların ve alınan tedbirlerin doğruluğu, yanlışlığı, işe yarayıp yaramadığı, bunların yasal dayanakları gibi konularda çok şey yazılıp söylendi, tartışmalar halen devam ediyor.

‘ENGELLİLERİN ULAŞIM HAKKI ELLERİNDEN ALINDI’

Bu süreçte engellilerle ilgili yaşanan bazı konulara dikkat çekmek gerekiyor. Koronavirüs salgını tedbirleri ilk uygulamaya başlandığında 65 yaş üzeri vatandaşlara sokağa çıkma kısıtlaması getirildi. Bununla birlikte, engellilere tren bileti satışı yapılmadı ve engellilerin şehir içinde kullandıkları ulaşım kartları kullanıma kapatıldı. İlk yanlış uygulama buydu. Haklarında sokağa çıkma kısıtlaması bulunmadığı halde (olsa bile hukuka uygun olmayacaktı) engellilerin ulaşım haklarına yönelik bu müdahale doğru olmadı.

GÖRME ENGELLİLERDE RİSK YÜKSEK Mİ?

Dünyadaki ve ülkemizdeki normalleşme adımlarıyla birlikte engelliler, özellikle görme engellilerle ilgili şöyle bir konu gündeme geldi: Normalleşme adımları kapsamında, kronik hastalıkları olanlar dışındaki kamu çalışanlarının idari izinleri kaldırılınca, engelliler de görevlerinin başına döndüler. Ancak, bazı sivil toplum kuruluşları, görme engellilerin birçok yere dokunmak zorunda olduklarını, sosyal mesafeyi koruyamayacaklarını, dolayısıyla virüs etkisinde kalmaları tehlikesinin çok yüksek olduğunu ileri sürerek, görme engelli kamu çalışanlarının idari izinli sayılmaları gerektiği şeklinde açıklamalar yaparak bu yönde talepte bulundular.

‘TALEPLER YERSİZ’

Engelsiz Erişim Derneği ve Görme Özürlü Evrensel Hukukçular Derneği gibi sivil toplum kuruluşları ise, bu yaklaşıma karşı çıktılar. Bu karşı açıklamalarda özetle; görme engellilerin, engelsizlerle tam ve eşit şekilde her işi yapabilecekleri, devletin engellilerin sağlık ve iş güvenliğiyle ilgili her türlü tedbiri alma görevinin olduğu, ancak engelliliğin, yaşanan salgında doğrudan doğruya bir risk olmadığı, engellilerin kişisel tedbirlerini almak yoluyla, herkes gibi hastalıklardan korunabilecekleri ve çalışmalarının bir sorun oluşturmayacağı, dolayısıyla bu tür taleplerin yersiz olduğu gerekçeleri ileri sürüldü.

ENGELLİLİK DIŞLANMAK DEMEK DEĞİL

Engellilerin toplum yaşamı ve çalışma hayatına katılımlarının en üst seviyede sağlanması şart. Başta kariyer gerektiren mesleklere atanmamak olmak üzere, toplumsal yaşam ve çalışma hayatında engellilere yönelik her türlü dışlayıcı ve ayrımcı uygulamalarla mücadele gerekiyor. Engellilerle ilgili toplumdaki önyargı ve olumsuz düşüncelerin ortadan kaldırılması çabaları üzerinden yukarıda açıklanan konu değerlendirildiğinde, yalnızca engelli olmanın toplum ve iş hayatının dışında kalmanın bir gerekçesi olamayacağı açıktır. Uluslararası anlaşmalar ve iç hukukumuzda devletin, engellilerle ilgili yerine getirmesi gereken görevlerinin olduğu biliniyor. Engellilerin de, kendilerini koruyacak bilgi ve beceriye sahip oldukları, koronavirüs gibi hastalıkların, engellileri de, herkes kadar etkileyeceği düşüncesinden hareketle, Engelsiz Erişim Derneği ve Görme Özürlü Evrensel Hukukçular Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarının açıklamalarının, daha nesnel, bilimsel ve hayatın akışına uygun olduğunu belirtmek isteriz.

‘ENGELLİLER NİYE KULLANAMIYOR?’

Diğer taraftan, normalleşme süreciyle birlikte, hayatın çeşitli alanlarındaki kısıtlamalar ortadan kaldırılırken, Devlet Demir Yolları tarafından engellilere tren bileti satışının başlatılmadığını biliyoruz. Yine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin spor tesislerinin açıldığını ancak konuyla ilgili yapılan açıklamada, kronik hastalıkları olanların ve engellilerin spor tesislerini bir süre daha kullanamayacaklarının belirtildiğini okuduk. Kronik hastalıkları olanlarla ilgili kısıtlamaları doğru bulmakla birlikte, engellilerin neden bu kapsamda değerlendirildiğini anlamak mümkün değil. Ülkemizdeki, engelliler, yaşlılar, hastalar hepsinin durumları, ihtiyaçları ve bunların çözümleri için aynı toptancı anlayış değişmediği sürece, bunları konuşmaya ve yazmaya devam edeceğiz.

‘ONLARI HER ORTAMDA SAVUNACAĞIZ’

Şu örnek ne demek istediğimizi bir ölçüde açıklıyor. Bir görme engelli, toplu kullanılan yerlerde tuvaletin yerini sorduğunda, onu kollarından tutarak, aslında bedensel engelliler için yapılan engelli tuvaletine doğru sürüklemeye çalışanları birçok yerde görüyoruz. İşte yukarıda belirttiğimiz anlayışın en somut örneği. Konuyu fazla dağıtmadan, engellilerin her alanda eşitliğini ve hayata aktif katılımlarının önemini her ortamda savunacağımızı söylemek isteriz.”


Posta Gazetesi 22.06.2020

YAZARIMIZ
YAVUZ KOCAÖMER`İN
TÜM YAZILARI:

Yükleniyor...