Haluk Levent

Gençlerin sevgilisi Haluk Levent Ulus’taki ofisinde bizi misafir ederek engelliler ile ilgili düşüncelerini paylaştı.

-Haluk Levent’i anlatırsanız kısaca, hangi kelimelerle özetleyebilirsiniz?

Hakkımda hemen herşeyi biliyorlar. Olduğu gibi görünmeyi seven ve bunun gerekliliğine inanan bir insanım. O nedenle kendimde abartılacak bir yön de bulamıyorum. İyi şarkı söylediğime inanıyorum.İnsanlara samimi davrandığıma inanıyorum. Bunun ötesinde bir şey yok. Haluk Levent’le ilgili en önemli şeyler bunlar bence.

-Ülkemiz için önemli günler geçirmekteyiz. Özellikle Avrupa Birliği sürecinde, ülke gerçekleri ışığında, engelliler ile ilgili izlenimleriniz neler?

Bir kere ‘engelli’ kavramının kabul görmüş olması; sizin bana bu soruyu sorarken de bu şekilde ifade edebiliyor olmanız iyiye işaret. Bizler bu insanlara ‘özürlü’ denmemesi için mücadele verdik. ‘özür’ başka bir şey ‘engelli’ olmaksa başka... Sağlıklı görünüp de ‘özürlü’ sayabileceğimiz birçok insan var ( davranış özürlü, düşünce özürlü, insani değer özürlü..) ama onlar da konumuz dışında tabi. Bu kavramın oturmuş olması beni memnun ediyor. Adı üstünde ‘engelli’... Yani herhangi bir hareketinin kısıtlı olma durumu. Bu son derece doğal bir olgu. Görünen görünmeyenden çok daha vasiptir. Görünen görünmeyenden çok daha belirgin ve önemlidir. Yani görünürdeki engeller konuşulur hep.

-Ya görünmeyenler ne olacak?

Engelli meselesine bu açıdan bakmak lazım. İş alanları açılarak, engelli çalıştırma zorunluluğundaki kontenjanlar artırılarak yaşama katılmaları sağlanmalı. Batı seviyelerine ulaşmanın tek yolu toplumun her kesimini üretime ve sosyal yaşantıya kazandırmaktır.

-Engellilerin sanatla ve popülarite sağlayabilecekleri diğer konularla ilgili aktiviteleri yeterli mi? Ülkede her 10 kişiden biri engelli ise sanatçılar arasındaki, sporcular arasındaki oranların da en azından buna yakın olması beklenmez mi?

Elbette. Engelli olup olmaması çok önemli olmamalı. Söylediğiniz oranlara ulaşılamamış olması yani 10 sanatçıdan 1’inin engelli olmaması dahi bir eksikliktir.

 -Neden?

Demek ki bu fırsatların tanınmaması gibi bir durum var. Firmalar bundan çekiniyor. Müzik bir duygu işidir. Fiziki görüntü ya da yeterlilikler aranmamalıdır. Önemli şeyler ortaya çıkabilirdi eğer fırsat eşitliği olmuş olsaydı. En son Popstar’da karşımıza çıkan Serkül, daha güçlü bir prodüksiyonla belki farklı işler de yapabilirdi.

  - Engellilerin problemlerinin çözümü ilgili kim neler yapabilir?

Yapay söylemlerde bulunulmamalı. Yapılacak çok şey vardır, yapılmalıdır. Söylemler inandırıcılığını yitirmemeli. Sanatçılar ve aydınların yanı sıra engellilere de çok iş düşmektedir. Engelliler Türkiye’de örgütlenmişlerdir. Çeşitli oluşumlar gerçekleştirmişlerdir. Ancak maalesef , kendi aralarında tartışmalar içindeler. Bunları bir yana bırakıp daha çok çalışmaları gerekiyor inancındayım.

-Engelli vatandaşlarımızın sosyal konumları ile ilgili genel izlenimleriniz neler?

Arabesk kültür, acılı kültür, engelli arkadaşlarımız üzerinde etkili olmaktadır. Konserlere gidiyorum, birçok yerde bizimle eğlenmeye, şarkı söylemeye gelen engelli arkadaşların bu arabesk kültürle yoğrulduğunu; acı alan, acı satan insanlar haline geldiğini görüyorum. Onlara tavsiyem bu acılı muhabbetlerden sıyrılıp, ülkenin şairlerine, yazarlarına, gerçek sanatçılarına vakit ayırmalarıdır. Engelli olmanın acınacak bir şey, üzülünmesi gereken bir durum olmadığını, aksine onurlu, gururlu ve tavırlı olmayı gerektiren bir şey olduğunu kavramak gerekir. Derneklere ve diğer sivil toplum kuruluşlarına bu anlamda çok iş düşüyor. En önemli eksik eğitim çalışmalarının bu doğrultuda gelişmemiş olması. Dediğim gibi çoğunlukla alt kültür ürünleri ile yoğruluyorlar. Şu şarkıyı dinle, bu kitabı oku diyemeyiz tabi ki hiç kimseye. Ama sanatsal faaliyetlerin üst seviyelere çıkarılması şart. Bir insanın diğer insandan üstün olduğunu gösteren tek özellik kültürel birikimidir. Engelli engelsiz herhangi biri, benim bildiğimden daha fazlasını biliyor ve birikimlerini yaşantısına yansıtabiliyorsa Haluk Levent’ten üstün bir kişidir. Eğitim çalışmaları bu doğrultuda şekillenmelidir.

Tavsiyeleriniz...

Tek bir savaşı var engellilerin. Yani hedefleri bir. Savaşı kazanmanın yolu ve yöntemi de belli: Sanat kazanacaklar, kültür kazanacaklar, eğitimle, bilgiyle kendilerini kabul ettirecekler ve istediklerini elde edecekler.

 -Diğer insanlardan farklı olmadıklarını başka nasıl iddia edebilirler?

 O, talepte bulundukları bürokratlara, yöneticilere, en güzel yaptırım yolu budur. Tavsiyem sanatı ve kültürü boş vermemeleri. Günümüzde teknolojinin imkanları o kadar geniş ki bundan yararlanamıyorum diyene şüpheyle bakmak lazım. İnternet olanakları sınırsız. İstedikten sonra ulaşılmayacak yer ve kişi yok. Yeter ki istensin. Mücadeleci olmak , slogancı ve tribüne oynayan davranışlardan ziyade, verimli olunabilecek alanlarda ( özellikle kültür ve sanat aktiviteleri ) ısrarcı olmak gerekiyor.

Çok teşekkür ediyoruz. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz

TÜM RÖPORTAJLAR:

Yükleniyor...