MARAKEŞ ANLAŞMASI`NDAN BEKLEDİKLERİMİZ


Bugün köşemizi iki değerli yol arkadaşımıza bırakacağım. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) Denetim Kurulu Üyesi, görme engelli Avukat Ümit Deniz Kurt ve görme engelli arkadaşı Avukat Hikmet Karadağ’ın birlikte hazırladığı, özellikle görme engelli vatandaşlarımızı ama aslında hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konu ile sizleri baş başa bırakıyorum.

‘’Sevgili dostum Hikmet Karadağ ile birlikte hazırladığımız bundan önceki yazıda, Marakeş Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ve bu anlaşmanın hangi düzenlemeleri içerdiğini özetlemeye çalışmıştık. Bu yazıda ise, anlaşmadan beklentilerimizi anlatmaya çalışacağız. Öncelikle kısa bir bilgilendirme yapalım: Görme engellilere en çok sorulan sorulardan biri de, ‘kitap, dergi gibi basılı kaynakları nasıl okuyorsunuz?’ sorusu oluyor. Görme engelliler, kabartma yazı sistemi olan Braille Alfabesi’yle yazılmış kaynakların yetersiz olması; kabartma yazılı kaynağın hazırlanması, basılması vb. süreçlerin zor ve uzun sürmesi, tüm bunlar çözülse bile, özellikle büyük kitapların kabartma yazılı hallerinin çok yer kaplaması ve bunların kullanımlarının çok pratik olmaması gibi nedenlerle, yakın zamana kadar ihtiyaç duydukları kaynaklara, sesli olarak okutmak yoluyla ulaşıyorlardı. Bu, zahmetli bir süreçti.

 ‘ÇOK ZOR İŞMİŞ, YAPAMADIM’

Öncelikle, ihtiyaç duyulan kitap gibi basılı kaynak bulunur; iyi bir ses kayıt cihazı ve yeteri kadar teyp kaseti alınır ve tüm bunlardan sonra gönüllü okuyucu aranırdı. Bunların hepsi ayarlandıktan sonra, sabırla beklenecek uzun bir dönem başlardı. Her şey yolunda gittiğinde, okutulmak istenen kaynak kasetlere sesli kaydedilir ve görme engelliler de bunları dinleyerek istedikleri basılı kaynağı okurlardı. Bu şekilde, birçok değerli insanın sesinden basılı kaynaklara ulaşılıyordu. Ama, işler her zaman iyi gitmiyordu. Uzun süre bekledikten sonra okuyucunun, “Ben bunu okuyamadım, çok zor bir şeymiş” gibi gerekçelerle vazgeçmesi sık karşılaşılan bir durumdu. Bu da, yeniden bir okuyucu bulunması demekti ve elbette kaybedilen zaman. Özellikle de sınav öncesi ise sonuçları çok ağır olabiliyordu.

TEKNOLOJİ ELİMİZİ RAHATLATTI

Gelişen teknoloji, başka alanlarda olduğu gibi, görme engellilerin gerek iş, gerek eğitim-kültür hayatlarında çok büyük bir etki yarattı. Önce bilgisayar, daha sonra da akıllı cihazların hayatımıza girmesi, görme engellilerin günlük yaşamındaki her şeyi ve elbette basılı kaynaklara ulaşmalarını da kolaylaştırdı. Kitap, dergi gibi basılı kaynakların, bir tarayıcı ile bilgisayara aktarılması, kaynaklara ulaşılabilmesini çok daha rahat hale getirdi. Görme engellilerin yaygın olarak kullandıkları bu yöntemde, okunmak istenen bir basılı kaynak, öncelikle bir tarayıcı ile resim dosyası olarak bilgisayara aktarılıyor ve daha sonra, OCR programları kullanılarak istenilen biçimde yazı belgesi haline getiriliyor. Yani, tarayıcıdan pdf vb. resim dosyası şeklinde bilgisayara kaydedilen belge, karakter tanıma programlarıyla, word gibi yazı dosyasına dönüştürülüyor. Bu biçimdeki belgeler görme engellilerin bilgisayarlarında bulunan ekran okuyucu programlar tarafından seslendirilebiliyor. Bu yöntemle, birkaç sayfa yazıdan, büyük bir kitaba kadar tüm belgeler erişilebilir hale getirilebiliyor.

ERİŞİLEBİLİRLİK SORUNU ORTADAN KALKTI

Görme engelliler, istedikleri hemen tüm belgelere bu şekilde başkasının yardımı olmaksızın ulaşabiliyorlar. Bunların görme engellileri iş, eğitim ve günlük yaşamda daha bağımsız ve üretken hale getirdiği kuşkusuz. Erişilebilirlik sorunlarının ortadan kalkmasıyla birlikte görme engelliler, eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanma, daha kaliteli bir eğitim süreci ve yüksek akademik başarı, işlerinde olabildiğince az yardıma ihtiyaç duyma ve bunun sonucunda daha verimli bir iş yaşamına sahip oldu. Kültürel olarak kendilerini geliştirme, bilgiye ulaşma ve fikir yayma gibi haklarını daha etkin kullanma ve bunun gibi birçok şeyden yararlanıyorlar.

ÇABA GEREKTİRİYOR

Her ne kadar teknolojinin gelişmesiyle birlikte birçok alanda olduğu gibi, basılı kaynaklara ulaşmadaki erişilebilirlik sorunları ortadan kalkıyor olsa da, bunların hepsi yine görme engellilerin çaba harcamasını gerektiriyor. Günümüzde çeşitli platformlarda sesli kitaplar bulunuyor ve görme engelliler için birçok kütüphane kuruluyor olsa da, ihtiyaç duyulan bir kitaba hızlı bir şekilde ulaşmak gerektiğinde, görme engellinin bunu kendi imkanlarıyla tarayıcıdan bilgisayara aktarması ve ekran okuyucuyla okuyabileceği hale getirmesi gerekiyor. İşte tam bu noktada Marakeş Sözleşmesi’nden beklentilerimiz gündeme geliyor.

TALEPLER OLUMLU KARŞILANMIYORDU

Bir önceki yazıda belirttiğimiz gibi sözleşmenin, basılı kaynakları üretenlere, bu kaynakların görme engellilerin erişimine uygun formatlardaki kopyalarını üretme zorunluluğu getirmesi çok önemli ve değerli bir gelişme. Uygulamada bu zamana kadar gördüğümüz önemli sorunlardan biri, yayımcıların erişilebilirlik sorunlarının çözümündeki isteksiz yaklaşımlarıydı. Basılı kaynakların sesli kopyalarının yayımcılar tarafından üretilmesi neredeyse hiç olmadığı gibi, en azından satın alınan bir basılı kaynağın görme engellilere bilgisayar belgesi olarak verilmesi talepleri bile yayımcılar tarafından olumlu karşılanmıyordu. Bunun sonucu olarak da, görme engelliler, ulaşmak istedikleri kaynakları kendi imkanlarıyla dönüştürüyorlar. Ancak, Marakeş Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesiyle bu durumun değişeceğini umuyoruz.

YAYINCILARA SESLENİYORUZ

Bu aşamada yayıncılardan beklentimiz, basılı kaynaklara ulaşmanın, görme engellilerin erişilebilirlik hakkı kapsamında olduğunun ve bunun uluslararası anlaşmalarla hukuki zemininin de bulunduğunun farkında olmaları; buradan hareketle erişilebilirlik sorunlarının çözümünde daha iş birlikçi ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla hareket etmeleri olacaktır.’’

Posta Gazetesi - Çengelli İğne / 23.08.2021

Yazının gazete görünümü için lütfen tıklayınız...

YAZARIMIZ
YAVUZ KOCAÖMER`İN
TÜM YAZILARI:

Yükleniyor...