Milli Sporcu Seyran Orman

Seyran Orman, 1975 Kayseri doğumlu. Küçük yaşta çocuk felci geçirerek tekerlekli sandalye bağımlısı olan bu arkadaşımızın yaşadıklarında Seyran Orman, 1975 Kayseri doğumlu. Küçük yaşta çocuk felci geçirerek tekerlekli sandalye bağımlısı olan bu arkadaşımızın yaşadıklarında ve anlattıklarında, Türkiye’deki birçok engellinin kendinden birşeyler bulacağını düşünüyoruz. Bu azim öyküsü, ülkemizin sosyal yapısı içerisinde kendine yer bulamayan engelli insanı, yukarılara taşıyacak pek çok öğeyi ve ayrıntıyı barındırıyor. Milli sporcu ile, takımının Türkiye Tekerlekli Sandalye Basketbol 1. Liginin Play-Off 3. lük maçı öncesi biraraya geldik ve bu öyküyü dinledik sizler için.

- Çocukluğunuzu ve gelişiminizi anlatır mısınız? Neler ile karşılaştınız?
1975 yılında Kayseri’de doğdum ve 17 yaşına kadar da bu şehirde yaşadım. Bu dönem içerisinde hiçbir aktivitem yoktu. Eveden dışarı çıkmıyordum desem doğru olur. Okuma yazmayı dahi evde kendi kendime öğrendim. İnsanın kendini geliştirmesi ve kişiliğine yön vermesi yalnız başına çok zor oluyor. Çünkü çevrenin kattığı çok şey var ve bundan faydalanamamak maalesef yıpratıcı. 17 yaşında İzmir’e taşındım. Daha önceki süreç burada da 1-2 yıl devam etti. İzmir’de engelli dernekleriyle tanışmam benim için yeni bir sayfa açtı. Aynı şeyleri yaşadığım ve paylaştığım insanlarla birlikte olmak daha önce tatmadığım bir duyguydu. Bu beni çok rahatlatıyordu. 1997 de benim gidip geldiğim derneğin bünyesinde bir basketbol takımı oluşturuldu. Bana dediler ki: ‘Sen de idmanlara katıl, değişiklik olur senin için’. Sanırım hayatımın en önemli kararı spora başlamak oldu. Yaşantımın zenginleştiğini hissediyordum. Ayrıca spor yapmak çok da hoşuma gitmişti. Zaman içerisinde bu uğraş benim için bir vakit geçirme aracı olmaktan çıkıp tutku haline geldi. Bulunduğum arkadaş çevresinden gözlemlediklerime de dayanarak ‘kendi paramı neden kazanmayayım’ düşüncesi şekilllendi kafamda. Ailem buna karşı çıktı. Çevrelerinde benden başka engelli olmadığı için, tek engelli benim zannediyorlardı. Benim de her konuda korunmaya ve yardıma ihtiyacım vardı onlara göre. Ama ben kararlı davrandım, çalışmaya başladım. Benim bu duruma adapte olmam, çevremin genişlemesi vs. ailemi de benimle beraber eğitti. 

- Eğitiminizden bahsedebilir miyiz sırası gelmişken?
Kayseri’de 6-7 yaşlarında iken arkadaşlarımın tamamının okula başlaması ve benim kaydımın yapılmaması beni derinden etkiledi. Okul Müdürü engelli olduğum için okula gidip gelmemin çok zor olacağını, gidip geldiğim takdirde ise, diğer öğrencileri olumsuz etkileyeceğimi gerekçe göstererek okula almadı beni. Hırslı yapımdan dolayı okuma yazmayı kısa zamanda öğrendim. TV’deki okuma yazma programlarını takip ettim, elime geçen her şeyi okumaya çalıştım. İzmir’e taşındıktan sonra bir arkadaşımın önerisiyle dışarıdan diploma almak için sınavlara girdim. Önce ilkokul diplomamı aldım. Ortaokul sınavlarına da gireceğimi söylediğimde ailem Hırslı yapımdan dolayı okuma yazmayı kısa zamanda öğrendim. TV’deki okuma yazma programlarını takip ettim, elime geçen her şeyi okumaya çalıştım. İzmir’e taşındıktan sonra bir arkadaşımın önerisiyle dışarıdan diploma almak için sınavlara girdim. Önce ilkokul diplomamı aldım. Ortaokul sınavlarına da gireceğimi söylediğimde ailem yine karşı çıktı. ‘Boşver ne yapacaksın diplomayı, ne işine yarar’ dediler. Ortaokul bitirme sınavlarını da başarıyla verdikten sonra, o diplomayla işe girdim. Olmasaydı giremeyecektim. 1 yıl sonra da Açıköğretim lisesine kayıt yaptırdım. Geçen yıl liseyi bitirdim. Önümüzdeki yıl üniversite sınavlarına hazırlanmayı düşünüyorum. Umarım onda da başarılı olurum. 

- Hayatımın en önemli kararı dediğiniz ‘spor yapmak’ mantalite olarak sizi ve çevrenizdeki insanları zorladı mı?
Başlangıçta herkes yadırgadı. En başta ailem. Deplasmanlara gitmem, akşam idmanlarından dolayı geç saatlerde eve dönmem, bütün bunları tek başına yapmam başlı başına bir kaygı nedeniydi onlar için. Takım arkadaşlarım dahi tuhaf buluyordu bu durumu. Bayan olarak bir erkek takımında yer almanın ne gibi artıları ve eksileri var? Arkadaşlarım beni sporcu olarak görmüyordu başlangıçta. Eşit muamele görmüyordum doğal olarak. Bazen bayan olduğumdan dolayı ayrıcalıklarım olmuyor değildi ama çoğunlukla zorluklarını yaşadım bu durumun. Ne de olsa herşey erkeklere göre düşünülüyordu. Ama zamanla bu durum hepimiz için bir handikap olmaktan çıktı. Herkes birbirini olduğu gibi kabullenmek durumunda. Kendi kendimle yarışır olmayı sindiremedim. Hep benden iyilerle kıyaslamaya çalıştım sporculuğumu. Böylece daha hızlı gelişme gösterdim, kuvvetlendim. 

- Takımda yer bulabildiniz mi?
Zaman zaman oynama şansı buluyordum. 1. Lig takımlarında çıta biraz daha yüksek ve mücadele daha üst düzeyde olduğu için, hem çok zorlandım hem de çok şey öğrendim. Hep aktif durumda olduğum için, Milli Takım kurulur kurulmaz çağrıldım ve direkt oyunculardan biri oldum. Puanımdan, sürekli idman ve maç kadrolarında yer aldığımdan dolayı Milli Takıma çağrılan diğer bayan arkadaşlarımın arasında şanslı olanlardanım. 

- Milli Takımımız ne durumda?
Öncelikle çok yeni bir takımız. Oyuncularımızın çoğunluğu lisansının bulunduğu erkek takımlarında oynama şansı bulamıyor. Üstelik diğer ülkelerin takımlarına göre çok genç bir ekibimiz var. Katıldığımız turnuvalarda ve uluslar arası organizasyonlarda gözlemlediğime göre bizden daha düşük yaş ortalaması hiçbir ekipte yok. O nedenle, çok çalıştığımız takdirde önümüzdeki birkaç yıl içinde iyi yerlere geleceğimizden eminim.

- Milli Takımla yurt dışı gezileriniz de oluyor. Bu geziler sırasında ülkemizdeki engelli yaşamı ile diğer ülkelerdekini kıyaslama şansınız oldu mu?
Çok farklı. Gelişmiş ülkelerdeki engellilerin koşullarına sahip olmak için Türkiye’nin önünde en az 50 yıl var. Çünkü orada genel olarak insana değer var. Biz ülkemizde önce o olguyu yerleştireceğiz. Ancak o zaman toplumun farklı kesimleri (engelliler gibi) aşama gerçekleştirebilir. 

- Son olarak, şu an bulunduğunuz noktada, ailenizin size ve yaşantınıza bakışı değişti mi? 
 Hem de çok. Kendimi geliştirmek için katettiğim her aşamada, onları da yanımda sürükledim. Karşı oldukları, benimseyemedikleri herşeyi kabullendirdim. Bunun için ekstra mücadele vermek gerekiyor. Yani birşeyleri kazanmak yetmiyor, ayrıca onlara da benimsetmek lazım. İki kat efor demek. Ama artık bazı şeylere tek pencereden bakmıyorlar. En önemli kazanç da bu.

Çok teşekkür ediyoruz. Bundan sonrası için de başarılarınızın devamını dileriz.

TÜM RÖPORTAJLAR:

Yükleniyor...