Nedir Bu Saçmalıklar?

Köşe yazarı İlker Sarıer, 13 Mayıs tarihli Sabah Gazetesi nde “Sakatlar Haftası ve Aldatmacalar” başlıklı bir yazı yazmış. Belli ki engelliler konusunda hiçbir bilgisi yok. Engelliler dünyasında neler olup bittiğinden de bihaber. Olabilir! Herkesin engellilerle ilgili her şeyi bilmesi mümkün değil. Ama insan bilmediği bir konuda yazı yazınca, hem kendini komik duruma düşürüyor, hem de istemeden de olsa engelli insanlara hakaret ediyor. Gelin bu beyin yazısını birlikte inceleyelim.

Zilli top
Samsun da “Sakatlar Haftası” münasebetiyle düzenlenen kutlama etkinlikleri yanlış. “Neyi kutluyorlar” diyor. Bizce bu görüşünde haklı.
Ama bunu abartmaya gerek yok. Olsa olsa bu haberin çıktığı gazetenin muhabirinin bilgisizliğidir. Engelliler haftası, ülkemizdeki engellilerin hiç değilse senede bir kere sesini duyurabildikleri, medyada yer alarak varlıklarından politikacıları, devlet kurumlarını ve insanları haberdar etmesine yardımcı olan bir etkinlik.
İlker Bey şöyle devam ediyor: Gazete haberlerine göre içinde zil takılı olan, vurdukça öten bir topla görme engellilerle, bedensel engelliler bir futbol maçı yapmışlar. “Ay ne kadar da güzel olmuş, onlar da sanki engelli değillermi gibi eğlenip kurtlarını dökmüşler, moral depolamışlar” denebilir mi bu olay karşısında? Benim bir itirazım var, asla denemez! Birincisi şu: Görme engellilerle bedensel engellilerin ille de futbol oynaması gerekiyor mu sizce? İnsanı moralize edecek futboldan başka aktivite yok mudur? Öte yandan binbir zahmetle ve canlarını tehlikeye atarak yaptıkları koşuşturma, futbol da sayılamayacağına göre, umulan moral ve rehabilitasyonu sağlamayacağı apaçık bir gerçek değil mi?

Burada duralım
İşte bu bey, yukarıdaki cümlelerle engelliler, engelliler sporu ve onların rehabilitasyonuyla ilgili konularda hiçbir bilgisi olmadığını ortaya koymuştur. “İnsanları moralize edecek futboldan başka aktivite yok mudur?” dediği futbol, engelsiz insanların yaptığı gibi, engellilerin de yaptığı sporlardan biri. Bu konuda Avrupa ve Dünya Şampiyonaları düzenleniyor. Hem de onun tahmin ettiği gibi insanlar bu sporu yaparken canlarını tehlikeye falan atmıyorlar. İlker Bey bize başvurursa, kendisine engelliler sporu ve sproun engellilerin hayatındaki önemi konusunda bilgiler veririz.

Dahası var
İlker Sarıer saçmalamaya devam etmiş. “Bisikleti ile arkadan ittirilen bir bedensel engelli” diyor yazısında. Öncelikle bedensel engellinin kullandığı araca bisiklet değil, tekerlekli sandalye denir. Bunu bile bilmeyen bir insanın, bu konuda yazı yazması ayıbın bir başka yönü. Ayrıca bahsettiği “arkadan ittirilen sandalyeyle”, dünyada yapılan 18 spor branşı vardır. Ve bunlar da Paralimpik spro dallarına girmiş olan sporlardır. Amacımız kimseye ders vermek değil. Onun için de bu sütunları işgal edip Paralimpik in ne olduğunu İlker Bey e anlatmak görevlerimiz arasında değil. Arzu ederse araştırıp bulur.
Sizin yazdığınız saçmalık
İlker Bey, “Saçmalıklarla o insanlar değil, kendimizi kandırıyoruz. Bir engelliye “engelli değilmiş gibi davranmak” en büyük zarar ve ayıptır. Doğru olan, engelli olduğu halde, toplum içinde mutlu ve mesut yaşayabileceğini hissini ve gerçeğini verebilmektir” diye ahkam kesmeye devam etmiş.
Sizin o engelli insana, engelli gibi muamele etmek şeklindeki düşüncenizin, dünyadaki hiçbir ülkede yeri yok. Bilmiyorsanız bir daha söyleyelim; engel diye birşey yoktur Bay Sarıer. İnsanlar arasında farklılıklar vardır. Engelli insanların hiç istemediği bir şey kendilerine engelli gibi davranılmasıdır.
Dünyada olup bitenlerden bihaber olduğunuz yazdıklarınızdan belli. Bakın size bir tavsiye, bu akşam saat 19.00 da Ataköy Olimpiyatevi nde 2.5 yaşında üzerinden tren geçerek bacakları kopan Gerald Metroz isimli bir İsviçreli nin “Söyleşi Akşamı” var. Davetlimizsiniz. Gelin ve o acıyarak baktığınız engelli insanların bir tanesinin, neler yaptığını bizzat gözlerinizle görüp, kulaklarınızla duyun. Eğer gelirseniz, eminim bu toplantıdan üzülerek ve utanarak çıkacaksınız.

Polemik
Bu yazrın köşesinin adı “Polemik”. Polemikin sözlük anlamı “siyasi veya edebi bir konuda sert tartışma” demektir. Böyle bir köşede yazı yazan bir insanın, engellilerle ilgili yazı yazması ne derece doğru? İlker Sarıer e tavsiyemiz, daha iyi bildiğini zannettiği politik konularda yazmaya devam etmesi, bilmediği konulara burnunu, daha doğrusu kalemini sokup engelli insanları polemik konusu yapmaması. Eğer yaparsa onun insanlığı da tartışmaya açılır.

“Tek gözlü sürücüler”
Hızını alamayan İlker Sarıer, 17 Mayıs tarihli Sabah Gazetesi ndeki köşesinde, bu sefer tek gözü görmeyen sürücüleri diline dolamış. Ona göre tek gözlü sürücülere kısıtlı da olsa ülkemizde verilen araba kullanma hakkı yanlışmış. Zaten iki gözlüler ne kadar düzgün araba kullanıyorlarmış da, tek gözlülere bu olanak sağlanıyormuş!
İlker Bey, yukarıdaki görme ve bedensel engelliler konusunda olduğu gibi, belli ki bu konuda da dünyadaki gelişmlerden habersiz.
Bilim anlayışına bakın!
Nitekim “MONDER” in ikazları ile 18 Mayıs tarihli köşe yazısında özür diliyor.
Özür dilemek bir medeni davranıştır. Ama önce bilmediği konularda ahkam kesmek, sonra da “bilmiyorduk” demek doğru değil. Bizlere gazetelerde verilen köşeler ne yaz boz tahtası ne de babamızın malı.
İlker Bey bir de saf saf şöyle yazmış: Bir gözümü kapattım ve ileriye baktım. Gerçekten ne derinlik kalıyordu ne de geniş açı.
Ben de test yapıp tek gözlü sürücülerin araba kullanması sakıncalıdır diye yazdım demeye getiriyor. Bir de utanıp, sıkılmadan özür yazısında “bilmiyordum, düşünemedim” diyor. Bilmediğiniz konuda neden yazıyorsunuz diye sormazlar mı adama bayım?

Son söz!
İlker Sarıer, son olarak hiçbirimizin unutmaması gereken bir noktayı tekrar hatırlatalım.
HEPİMİZ BİR ENGELLİ ADAYIYIZ!

 

YAZARIMIZ
YAVUZ KOCAÖMER`İN
TÜM YAZILARI:

Yükleniyor...