Psikolojik danışman Ali Bahadır

Yeni yılın ilk ‘tecrübelerim’ konuğu, Ali Bahadır. Tekerlekli Sandalye bağımlısı olan Ali Bahadır, ODTÜ mezunu. Şu an bir okulda hem öğrencilere hem de ailelerine, rehberlik ve danışmanlık yapıyor. Kendisi ile bir söyleşi yaparak yaşantısına dair ufak notlar almaya çalıştık.

-Ali Bey, öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?

ODTÜ Psikolojik Danışma mezunuyum, evliyim, bir kızım var. Bir Meslek Lisesinde Psikolojik danışman olarak çalışıyorum.Beş yaşında çocuk felci geçirdim bu yüzden tekerlekli sandalye ile hareket ediyorum.

-Hepsi bu mu?

Elbette değil ama kendimi detaylı anlatsam roman olur (Aslında biraz attım ama 5-6 dizi kesin olur eeee bu da hiç fena değil)

  - Engelli olmanızın yaşamınıza çizdiği yön ne oldu?

Yaşamak şakaya gelmez dedim ve bütün işim gücüm yaşamak oldu bir sincap misali, kısaca her şeyin komik ve hoş yanlarını görmeye çalıştım. Hiçbir acı beni yıkamadı (babamın ani ölümü hariç) . Bu sonuca varmak kolay olmadı tabi geride bir sürü hayal kırıklıkları ve göz yaşı var elbette, ama ‘atamam kendimi denize, dünya güzel’ dedim ve hayatın tammmmm ortasına atladım. Engelli olup olmamakta önemli değil aslında, işim gereği karşılaştığım çok yakışıklı veya güzel fiziksel hiçbir sorunu olmayan ama hayatı ıskalayan bir çok insanla karşılaştım. İşin gerçeği, kim olursan, ne olursan ol, sevmek, sevilmek ve üretmek; mutluluğun sırrı bu. (Freud un düşüncesidir bu aslında itiraf edeyim arakladım ve kullanıyorum).

-İş yaşamınızda karşılaştığınız sorunlar neler? (fiziksel durumunuzla ilgili)

Genelde insanlar yükselmek, daha iyi bir posizyona geçmek için mücadele verir. Ben hep temel ihtiyaçlar anlamında mücadele verdim. İnanırımısın, ben öğrencilik yıllarımda hiç okul tuvaleti görmedim, dolayısı ile gidemedim. (Üniversite dahil) iş hayatında hep bu şeyler karşıma çıktı. Binaların girişi, tuvaletler, yemekhaneler, ulaşım gibi... Bütün enerjimi diğer insanlarla eşit koşullarda olma mücadelesine harcadım. Bir üste çıkma gibi hedeflerin maalesef olmadı. Cepheyi korumak zorunda kaldım kısacası.Oysa çocukluğumda ben Cumhurbaşkanı olacağım filan derdim. Bugünde aynı görüşteyim. Neden engelli bir ‘belediye başkanı’ olmasın, ‘vali’ olmasın? Bazen Türkiye’deki engellileri Amerikan zencilerine benzetiyorum. Konuşmaya gelince her şey yolunda ama pratikte önümüz tıkalı (şimdi seçimlerde aday filan olacağımı zannedebilirsiniz, yok böyle bir niyetim. Ama Metin Şentürk aday olmazsa bir dahaki sefere İstanbul Belediye Başkanlığına adayım).

-Eğitiminizi psikoloji üzerine yaptınız. Engelli oluşunuzla ilgili öğrencilerinizin tepkilerinden ve tutumlarından bahseder misiniz?

İlk gittiğim okullarda benim konumumda bir öğretmen beklemedikleri için birkaç gün ağabey, amca diye hitap ettiler sonra baktılar ki ben sürekli o okula gidip geliyorum haa bu öğretmen galiba dediler. Gençler her şeyi çabuk benimserler bu yüzden hiç sorun olmadı. Sanırım önemli olan işini iyi yapmak. O zaman bu kişi uzunmuş, kısaymış, şişmanmış, engelliymiş fark etmiyor. İlk birkaç gün yaşadıkları şaşkınlıktan ileri gitmiyor tepkileri.

-Onlara yardımcı olabileceğiniz konusunda kuşku duymadılar yani?

Dedim ya; bu işini sevmekle ve yeterli olmakla ilgili bir şey. Bu güne kadar böyle bir şey hiç yaşamadım.

Engelli bir eğitmen ve danışman olarak Türkiye’de genel olarak gençlerin bu konu ile ilgili bilinçli olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, bir 15-20 yıl önce uzaydan gelmişçesine size bakarlardı ve acayippp sorular sorarlardı öğrencilik yıllarımda, hatta yolda giderken bana para vermeye çalışan insanlar olurdu (babam İnşaat mühendisiydi yani kılık kıyafetim yerindeydi hatta ortalamanın üstüde bile sayılırdı ama tekerlekli sandalyeden dolayı insanlar bu çocuk arabaya bindiğine göre dileniyor diye hemen karar verirlerdi ) tabi toplum değişti ve gençlerde dolayısıyla daha bilinçli en azında çam devirmiyor. Genel bir olumsuzluk var gençlerde duyarsızlık,yaşadığı topluma, hayata karşı (yaşlanıyorum galiba genelde yaşlılar atıp tutar gençler hakkında).

- Engellilerin psikolojik durumları ile gözlem yapma şansınız oldu mu?

Bazı derneklerde gönüllü danışmanlık yaptım tabi bir sürü dostum oldu. En büyük sıkıntı yeterli eğitim alamamak, bir meslek edinememek ve birilerine bağımlı yaşamak. Bu kişi nasıl mutlu olur nasıl sağlıklı bir birey olur zor tabi.

-Nasıl çalışmalar yapılabilir?

Aslında her şey kişiye bağlı. Küsecek, erteleyecek, boşa geçirecek zaman yok insanın yaşamında. Herkesin mutlaka iyi yaptığı bir şey vardır. Bunu açığa çıkarmak önemli olan gerisi gelir yeter ki üşenmeyelim ve yeteneğimizi boşa harcamayalım.Kişinin kendisini sürekli yenilemesi ve geliştirmesi lazım yoksa kendine çok ayıp eder.

-Eklemek istedikleriniz?

Özdemir Asaf’ın bir şiiriyle bitirmek istiyorum sözlerimi ve herkese mutlu yıllar diliyorum... Dün sabaha karşı kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.

TÜM RÖPORTAJLAR:

Yükleniyor...