SİREN ERTAN ÇARMIKLI


Hep merak etmişimdir; isminiz nereden geliyor? Siren ne demek?
Siren;mitolojide denizkızı demek.Babam.St.Joseph’te okurken mitolojideki sirenlerle tanışıyor,önce çocukluğunda yalılarının önüne bağladığı küçük kayığına,sonra kızına,sonra yine teknesine Siren adını veriyor.Yani babamın deniz aşkı hala devam ediyor!
Çok güzel ve özel bir isim. Peki çocukluğunuzda modacı olacağınız belli miymiş?
Anne ve babama göre kesinlikle! Ailemin anlattığı tüm hikayelerden güzel sanatlara ilgimin hep olduğu anlaşılıyor.Küçükken yerleri ojeyle boyar,evimizin duvarlarına ceylan resimleri çizermişim.Babama bir ‘keman’ için kan kusturmuşum.. Zaten benim gibi kıyafetine ve bakımına öyle itinalı bir kızı olması çok sade olan babam için kabustu o yıllarda. Lise mezuniyet balosu için ise elbisemi kendim çizip, anneme ‘bunu istiyorum’ diye tutturmuştum..

Kendi stilinizi nasıl ortaya koyuyorsunuz?
Çocukluğumdan beri içimden geldiği gibi ve eğlenmek için giyinirim. Giyinmek bana, aynanın karşısında resim yapmak gibi gelir. Eskiden her istediğimi bulamazdım, artık kıyafetlerimin çoğunu kendim yaptığımdan böyle bir sorunum yok. Bir şeyler yaratan herkese hayranlık duyduğumdan, o tasarımcıyı yansıtan, uzun yıllar gardrobumda bulunmasından memnun olacağım yada kendim yapmayacağım parçaları da satın alıyorum.

İşinizi nasıl tanımlarsınız?
Sanat olmasından gurur duyduğum ve tutku hissettiğim bir işim var. Bir beyin cerrahı gibi bir hayatı kurtaramıyor, bir öğretmen gibi bir hayata yön vermiyorum. Onların yanında çok önemli bir iş yaptığımı düşünmüyorum. Ama ‘iyi ve şık giyinmek’ de hayatınızı hiç çaktırmadan etkiler. Yaptığım kıyafetlerle olumlu anlamda hayatlara dokunmanın hazzını yaşamak anlatılmaz.

Mesela?
Mesela ‘ilk izlenim’ çok önemlidir. İş başvurusuna yanlış bir kıyafetle gidip muhteşem gelişebilecek kariyerinizden mahrum olabilir ya da hayatınızın aşkı olabilecek kişiyle ilk randevunuz için seçtiğiniz yanlış kıyafetle ,ömür boyu sürecek mutlu bir evliliği kaçırabilirsiniz.
Tasarımcı olarak kendinizi nerede görüyorsunuz?
İşe başlarken eğitime, zevke, yaratıcılığa, yeteneğe, sabıra sahip olsam da atölyemde geçirdiğim 5 yıldan sonra en önemli şeye; tecrübeye sahip oldum. Aldığım tepkilerden rahatlıkla şunu söyleyebilirim;artık yeryüzündeki her kadının gardrobunda benden bir parça olmasını arzu edeceği bir noktadayım.

Okullu olmak şart mıdır?
Ben üniversite tercihimi Güzel Sanatlar-Tekstil Tasarımı Bölümü’nden yana yaptım. Ama sanat için okullu olmak şart değildir bence. Çünkü İbrahim Tatlıses ya da Sezen Aksu konservatuara gitmemişlerdir ama sanatçı olmadıklarını kim söyleyebilir!

Yeni nesil olarak eski couture ustaları için ne düşünüyorsunuz?
Canım Yıldırım Bey’im başta olmak üzere onları zaten çok seviyordum ama bu işe başladıktan sonra mesleğimin emektarlarına olan saygım daha da arttı. Çünkü bu meslek hayal edemeyeceğiniz kadar zor, meşakkatli.. Böylesine bir fedakarlık ve sebat için ‘aşk’ şart. Ayrıca çoğulculuk şarttır ki her zevke hitap eden biri bulunabilsin ve daha çok kişiye iş imkanı sağlansın.

Çalışma şekliniz nasıl?
Kumaş-malzeme alımından model tavsiyesi ve çizimine, provalardan teslimatlara kadar her aşamayla bizzat ilgilendiğim için randevuyla çalışmayı tercih ediyorum. Bu arada vakti olmayan müşterilerimiz için hazır kıyafetler de hazırlayıp atölyemde bulunduruyoruz.
Nelerden ilham alırsınız?
Müşterimin kendisinden ilham alırım.Bir tasarımcı olarak ekstrem tasarımlarla kendimi tatmin etmeyi değil, öncelikle müşterimin kusurlarını kamufle edip, hayatında olabilecek en güzel ve en zarif haliyle göstermeyi, yani müşterimi mutlu etmeyi hedeflerim. Bu nedenle kişiye odaklanırım. İşimin bana verdiği en önemli şeyin; müşteri olarak gelip artık çok iyi dostum olan insanlar olduğunu düşünürüm hep.

Şık giyinmenin püf noktaları size göre nelerdir?
Bence şıklık öncelikle yerine göre giyinme becerisini ve zevk sahibi olmayı gerektirir. Daha sonra ise `iyi giyinme`nin şifrelerini uygulamalısınız. Yani rengiyle, dokusuyla, kalıbıyla size en uygun, proporsyonlarınız göz önünde bulundurulmuş, kusurlarınızı örtüp güzel yanlarınızı ortaya çıkaran kıyafetler seçmelisiniz.

Bizim değerimizi giydiğimiz markalar mı belirliyor?
İnsan kendi değerini kendi belirler.

Peki şıklığın marka giyinmekle bir ilgisi var mı?
Markalarla, hem her tasarımcının yaratıcılığını paylaşabilirsiniz, hem de bu sektör milyonlarca insana istihdam sağlamaktadır. Ama marka ve moda giyinmenin, şık giyinmekle hiç bir alakası yoktur, sadece demode olmamanızı sağlar. Sezon modasını körü körüne uygulamak yerine, içinden kendinize en yakışanları seçmenizi, hatta gardrobunuzdaki eski parçalarla kombinlemenizi tavsiye ederim.
Bir insanın kendi tarzını yaratması mümkün mü?
Kendinize has bir tarzınız olması tüm dünyada takdir görür. Ama tarzınızın içinizden gelmesine dikkat etmelisiniz, çünkü en önemli noktası süreklilik göstermesidir.

Şıklık için de çok basit bir öneri istesem?
Rafine bir şıklık için; saçınız, makyajınız, kıyafetleriniz ve mücevherinizden, sadece bir tanesinin bilemediniz iki tanesinin çok gösterişli olmasını tavsiye ederim.

Sizi neden hiç mini etek veya mayo ile göremiyoruz..
Yapım ve giyim tarzım itibariyle aşırı dekolte giyinen biri hiçbir zaman değildim, bu yaştan sonra hiç olmam. Çünkü sahne ve özel geceler için hazırlanmış kıyafetler dışındaki aşırı dekolteyi, 35 yaşını geçmiş hiçbir hanıma yakıştırmıyorum. Minicik bir bikiniyle tüm Türkiye’nin gazetede fotoğrafımı görmesinden ise çok utanırım.

Türban’a nasıl bakıyorsunuz?
Benim için ülkemin öncelikli konuları; yoksulluk, terör ve dış politika olmalıdır. Mesleğim açısından soruyorsanız; kapımdan ve gönlümden giren her hanımın başımın üstünde yeri var, görünüşü yada statüsü asla tercih sebebim olamaz.

Politikayla da ilgilisiniz..
Ben küçükken politikacı olmak isterdim. Ancak fiziken ve ruhen uygun olmadığımı anladığım yaşlara geldiğimde şöyle düşündüm; amaç bir şekilde ülkeme faydalı olmaksa, bunu sivil toplum örgütlerinde görev alarak ve sosyal sorumluluk projelerinde çalışarak da yapabilirim. İşte bu yüzden buradayım. 10 yıldır elimden geldiğince, kuvvetim yettiğince vakıf ve derneklerimizin yanındayım; Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı, TURMEPA Deniz Temiz, TEMA, ÇEV, Ege Orman Vakfı, TOG.. Hepsi ülkem için çok büyük değerler..Ve artık yetişkin bir birey olarak genç nesillerin sosyal sorumluluk bilinciyle büyümelerine, erken yaşta sivil toplum örgütleriyle tanışmalarına katkı sağlamam gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ağaç yaşken eğiliyor.. Dünyada yalnız yaşamıyorum, saygılıyım ve sorumluluğumun bilincindeyim. Hayatımın anlamı bu. Yaşantımda da bu bilinçteki arkadaşlarımla vakit geçirmekten keyif alıyorum.
TESYEV de bu yer aldığınız vakıflardan biri..
Evet, Mütevelli Heyeti Üyesi olmaktan büyük gurur duyduğum bir vakıf Tesyev.

Neden Tesyev?
TESYEV, ülkemizde 8,5 milyon engellilerin, engeli olmayanlar gibi tüm eğitim kurumlarından yararlanabilmelerini, spor yaparak özgüvenlerini kazanmış mutlu bireyler olarak yaşamı paylaşmalarını, daha yaşanabilir koşullar sunmayı amaçlayan gönüllü bir grubun maddi ve manevi özverileriyle oluşturduğu bir sivil toplum örgütüdür. Ülkemizde dışlanan, ikinci sınıf insan muamelesi gören engellilerimizin, eğitim ve spor ile yeteneklerinin keşfedilmesini, birçok alanda etkin ve başarılı olduklarının görülmesini istiyoruz. Çoğunluğu evlerinden çıkamayan, bir talihsizlik yada tedbirsizlik sonucu sayıları her geçen gün artan engellilerimizin yaşamlarındaki zorlukları, ailelerinin neler çektiğini, gelecek endişelerini anlıyor, herkes tarafından da bilinmesini, yardımcı olunmasını, toplumla kaynaşmalarını istiyor, çözüm yollarını araştırıyor, biraz da olsa hafifletmeye ve seslerini duyurmaya çalışıyoruz.

Tesyev olarak kimlere ve nasıl destek veriyorsunuz?
Vakfımız, engelli kardeşlerimizin rehabilite edilerek yaşamı paylaşmalarını sağlamaya ve ihtiyaç sahibi tüm engellilere imkanları dahilinde yardım elini uzatmaya çalışmakta. Sağlık konusunda; işitme cihazı, tedavi, ameliyat, ortez,protez yardımı, tekerlekli sandalye; eğitimde; burs ve Milli Eğitim Bakanlığı sertifikalı bilgisayar kursları veriyor, spor eğitimcilerinin kalitesini yükseltmeye yönelik seminerler, yurtdışından uzmanlarla çalışmalar yapıyor. Engelliler sporunun en önemli gereksinimi olan spor malzemelerini çoğunu yurt dışından temin ederek ihtiyacı olan kulüplere ve sporculara dağıtılmakta. Bedensel ve zihinsel engellilere yönelik eğitim seminerleri, bilgisayar kursları, gençlik yaz kampları, ulusal ve uluslararası turnuvalar düzenlenmekte.

Engellilerin yaşadığı sıkıntılar nelerdir?
Altyapı en büyük sorun. Mimari koşullar ne yazık ki uygun değil. Görme engelliler için ışık sistemlerinde sinyalizasyon bile yok. Sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamıyorlar. İşe alınırken önyargı yada istihdam sorunu yaşıyorlar. Halkımızın engelli yurttaşlarına karşı bilinçsizliği ve bunun yansımaları da cabası. Ailelerin acılarına gömülüp, bilinçsiz ve bunun sonucunda da çaresiz kalması, engelli çocuklarından utanmaları, saklamaları da durumu ağırlaştırıyor.. 

Engeliler Tesyev’e nasıl ulaşıyor?
Tesyev 10 yılda yaptığı projelerle ulusal ve uluslararası alanda bilinirliği olan bir Vakıf haline geldi zaten. Yavuz Bey’in her Pazartesi Posta Gazatesi’nde yazı yazması sayesinde de bir çok engelli ve destekçi dostumuz bizi daha da iyi tanıyor. Show Tv ve Acun Ilıcalı Prodüksiyon ile yapılan en son projemiz; “Engelleri Kaldıralım’’ kampanyası ve ’’Var mısın Yok musun’’daki varlığımız da halkın Tesyev’e olan güvenini ortaya koydu ve bizlere binlerce engelliye ulaşma sevincini yaşattı.

Son olarak geçen ay TESYEV için bir organizasyona imza attınız..
Evet, Vakfımızın 10.Yıl dönümünü kutladık. Başkanım kriz sonrası olduğu için bu geceyi yapmamız konusunda kararsızdı. Ama ben ve vakfımızın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hayati Ağabey’ciğim (Babaoğlu), 10.yılımızı bunca yıl bize destek veren tüm dostlarımızla kutlamayı çok arzu ettik. Ayrıca ben asıl kriz dönemlerinde imkanı olanların daha çok yardım yapmalarını, eli ayağı tutanların, kafası çalışanların daha çok çalışmalarını, sosyal sorumluluk projelerinin daha çok artması gerektiğini düşünürüm. Bunun için başkanımızı ikna ettim ve arkadaşlarıma başvurdum. Sinerjiye çok inanırım, arkadaşlarımın aklı ve becerileri benim için çok değerlidir. Hülya;disiplini ve sağ duyusuyla, Zeynep dünya iyisi kalbi, güler yüzü ve pozitif enerjisiyle, Renee son derece analitik ve çalışkan yapısıyla benim ve vakfım için bulunmaz dostlardı. Çok çalıştık ve en sonunda; 10.yıldönümümüzü 19 Aralık Cumartesi akşamı Çırağan Palace Kempinski’de görkemli bir balo ile kutladık. Sloganımızı Renee ile birlikte Antakya gezimizde bulmuştuk; ’’ENGELLERİ AŞTIK,10.YILA ULAŞTIK’’. Sevgili Kenan Doğulu gecemiz için Amerika’dan geldi. Şunu da belirtmeliyim ki sanatçı dostumuz ücret almayarak büyük gönüllülük gösterdi. Happy Leyla&Hayela’nın dekorasyonumuza yansıttığı tüm şıklığı ile salonumuz harikaydı. Güzel davetiyelerimiz Maybe-design’ın eseriydi ve patronu Enver Eren arkadaşımın bağışıydı. AĞAOĞLU ve JOY Grup gecemizin ana sponsorluğunu paylaştılar. Dört yüz seçkin destekçi dostumuzun katıldığı 10.Yıl Balomuza,T.B.M.M Başkanı Sn. Mehmet Ali ŞAHİN ve İstanbul Valimiz de katılarak bizleri onurlandırdılar. Sevgili dostumuz Acun Ilıcalı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz tekerlekli sandalye satışı ile 400’e yakın engelli kardeşimize aracılık yapmanın mutluluğunu yaşadık. Yıllardır bize destek veren gönüllülerimize hafızalarından silinmeyecek, coşku dolu bir 10.Yıl kutlaması yaşatmamız ve bu vesile ile elde ettiğimiz gelirle yine engelli dostlarımıza yardım elimizi uzatmamızı sağlayan bu gecenin Balo Komitesi Başkanı olmaktan da gurur duydum. Kısaca büyük TESYEV ailesi olarak bizler; engelli dostlarımızı unutmadığımızı ve bu ülkede yalnız olmadıklarını sonuna kadar göstermeye çalışmaya devam edeceğiz!

Herkes çok başarılı bir insan portresi çizdiğinizde hemfikir, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Benim için hayattaki tek başarı; gittikçe daha iyi bir insan olmaktır. Sadece böyle hatırlansan yeter de artar bana! 

TÜM RÖPORTAJLAR:

Yükleniyor...