Yükleniyor...
TÜRKÇE ENGLISH DEUTSCH

`TANIĞIMIZ İMZAMIZDIR`

Yıllardır Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nda (TESYEV) ve Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nde (TMPK) birlikte çalıştığımız, görme engelli avukat arkadaşımız Ümit Deniz Kurt, bir taraftan kendi mesleğini icra ederken, diğer taraftan da görme engellilerin sorunlarına çözüm arıyor. Ümit Deniz Kurt kardeşimiz, görme engellilerin tümünü ilgilendiren bir konuda aşağıdaki yazıyı bize yolladı. Biz de bu yazıyı olduğu gibi sizlerle paylaşıyoruz:

‘İKİ TANIK İSTENİYORDU’

“Engellilerin uzun süredir yürüttüğü hak temelli mücadele sonunda elde ettikleri hakların, son zamanlarda ortadan kaldırıldığı ya da içinin boşaltıldığı eleştirilerini her yerde dile getiriyoruz. Şimdi, bunun en somut örneklerinden birini anlatalım: Konuyu, sizi teknik ayrıntılara boğmadan kısaca özetleyeyim: Ülkemizdeki yasal değişikliklerden önce görme engellilerin attıkları imzalar, imzaladıkları metnin içeriğini bildikleri kanıtlanmadıkça kendilerini bağlamıyordu. Yani görme engelli kişinin özellikle borçlandırıcı bir işlem yaptığında attığı imzanın kendisini bağlaması için o işlemin içeriğini bildiğinin kanıtlanması gerekiyordu. Bunun uygulamadaki en bilinen şekli de 2 tanık bulundurma zorunluluğuydu. Bir görme engelli, herhangi bir işlem yapmak üzere bir belge imzalayacağı zaman 2 tanık bulundurulması isteniyordu.

‘UYGULAMA GÜNÜMÜZE UYARLANDI AMA...’

Bu düzenlemelerin çağın gereklerine uygun olmadığı eleştirileri ve buradan hareketle başlayan uzun tartışmalar sonunda, kısaca engelliler kanunu diye bilinen yasanın yürürlüğe girmesi ve borçlar kanununun değişmesiyle birlikte bu düzenlemeler ortadan kaldırıldı. Tanık bulundurmak, görme engellinin tercihine bırakıldı. Yani, görme engelli, herhangi bir işlem yapmak üzere imza atarken, işlemin tanıksız yapılmasını isterse, işlemin tanıksız olarak yapılacağı, eğer tanık isterse, işlemin tanıklar huzurunda yapılacağı düzenlemeleri getirildi. Bu düzenleme günümüze daha uygun ve ihtiyaçlara cevap verecek nitelikteydi.

‘SORUN GİDEREK BÜYÜYOR’

Mevzuattaki olumlu düzenlemeler, bazı sorunlar olsa da uygulamaya yansıyor, işler iyiye doğru gidiyordu. En çok sorun yaşanan bankalar, noterler gibi yerlerde doğru uygulama yapılmasına dair girişimler olumlu sonuçlar veriyordu. Ancak, son günlerde her ne olduysa işler tersine döndü. Noterler ve bankalar eski uygulama yani tanık bulundurma konusunda ısrarcı olmaya başladılar. Yasal düzenlemelerin yürürlüğe girdiği zamanlardaki olumlu hava birden dağıldı ve sorun giderek çözümsüz hale geldi.

‘SESSİZ KALMAK İMKANSIZ’

Noterler ve bankaların bu zorlaştırıcı yaklaşımı görme engellileri adeta canından bezdirir hale geldi. Noterler ve bankalarda yüz yüze işlem yaptırmak, görme engellilerin kabusu oludu. İşlemlerin yüz yüze değil de, başka kanallardan yapılması için yöntemler bulunmaya çalışılıyordu. Başta Görme Engelli Evrensel Hukukçular Derneği olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu, hem mevzuattaki eksikliklerin giderilmesi hem de uygulamadaki yanlışlıkların düzeltilerek, sorunun kesin olarak bir çözüme kavuşturulması için neler yapılacağı konuları üzerinde çalışıyorlardı. Tüm bunlar olurken meydana gelen bir olay sessiz kalmayı artık imkansız hale getirdi.

‘AVUKATIN BAŞINA GELENLER DÜŞÜNDÜRÜCÜ’

Ağabeyimiz ve 40 yıldan fazla meslek hayatı bulunan meslek büyüğümüz, görme engelli avukat Mümin Özeken, noterde bir işlem yaptırmak istediğinde yukarıda açıkladığımız şekilde bir tanık dayatmasıyla karşı karşıya kaldı. Hukuka aykırı bu durum nedeniyle yasal yollara başvurmak isteyen avukat Özeken’in yaşadığı olay ise, akılları durduracaktı. İstanbul Adliyesi’ne suç duyurusunda bulunmak üzere giden ağabeyimizin şikayetçi sıfatıyla ifadesini alacak olan Cumhuriyet Savcısı, görme engelli olması nedeniyle tanık olmadan ifade veremeyeceğini bildirdi. Kendisine yasal durum hatırlatılan savcı, buna rağmen işlem yapmaktan kaçındı ve inanılmaz bir hukuksuzluğun uygulayıcısı oldu.

‘YAŞANANLAR PROTESTO EDİLDİ’

Bu, her ne kadar istisnai bir olay gibi görülse de, noterler ve bankalardan sonra böyle düşünebilen bir savcının da bulunması görme engellilerde haklı bir tepkinin doğmasına neden oldu. Çünkü, bu şekilde düşünenlerin olması, ileride görme engellilerin mesleklerini yapmalarının sorgulanmasına bile neden olabilir. Yani burada ortaya çıkan şey, bir noter ya da savcının bireysel yaklaşımı değil, bir zihniyet sorunu. İşte bu nedenle, Görme Engelli Evrensel Hukukçular Derneği, Engelsiz Erişim Derneği, Eğitimde Görme Engelliler Derneği ve baroların katılımıyla çeşitli   illerde eş zamanlı yapılan basın açıklamalarıyla bu yaşananlar protesto edildi. Yapılan bu eylem üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul Adli Yargı Adalet Komisyonu duruma müdahale ederek, yaşananlardan duydukları üzüntüyü ifade ettiler. Bunlar olumlu gelişmeler olsa da ilgili savcı hakkında bir yaptırım uygulanmasının gerekliliğini değerlendiren İstanbul Barosu Engelli Hakları Merkezi üyeleri, gereğinin yapılması için Hakimler ve Savcılar Kuruluna da şikayette bulundular.”

TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Sevgili Ümit’in gönderdiği yazı buraya kadardı. Kendisiyle yaptığımız görüşmede konuyla ilgili bilgi alacağımızın sözünü aldık ve gelişmeleri mutlaka takip edeceğiz. Ayrıca yine Ümit ile görüşürken konunun noterlerle ilgili boyutunun da olduğunu öğrendik. Bununla ilgili bir yazının ve tüm bunların sonunda görme engellilerin imzası ile ilgili bütüncül bir değerlendirme içeren yazının da tarafımıza gönderileceğinin sözünü aldık. Ümit kardeşimiz, bunları da bize ulaştırdıkça sizlere paylaşacağız.

Yazının gazete görünümü için lütfen tıklayınız...

Posta Gazetesi - Çengelli İğne / 09.05.2022

YAZARIMIZ
YAVUZ KOCAÖMER`İN
TÜM YAZILARI:

Yükleniyor...