Ülkü Erakalın

Bu ay sizler için Türk sinemasında yüzlerce filme yönetmen olarak imza atan Ülkü Erakalınla sohbet ettik. Bu ay sizler için Türk sinemasında yüzlerce filme yönetmen olarak imza atan Ülkü Erakalınla sohbet ettik. Bugüne kadar 70 filmin senaryosunun sahibi, 34 filmin yapımcısı, 178 film 500’e yakın dizinin yönetmeni olarak Türk sinemasına önemli hizmetler vermiş , bu sanat dalına uzun yıllar damgasını vurmuş ve yeni projeler ile hala bunu sürdürmekte olan Beyaz Perdenin çok özel bir ismisiniz. Lütfen bize Ülkü Erakalın’ın gözüyle Ülkü Erakalı’nı biraz anlatır mısınız? Sinema yönetmeni olarak beni tanıttınız ama aslında yönetmenliğe gelene kadar uzun bir süreçten geçtim. Müziği sevmek ,yazı yazmak ,ışıktan anlamak , fotoğraf sevmek .doğayı sevmek ,İnsanları sevmek, sergiler açmak ,sergileri dolaşmak, beste yapmak ,kitap yazmak , film çekmek, Ülkü ERAKALIN’ın en önemli özellikleri ,bu nedenle sadece yönetmen olarak kendimi kabul etmiyorum. Yanılmıyorsam İstanbul Belediye Konservatuarı Müzik Bölümünden mezunsunuz.Ve hatta 1965 yılında Veda Busesi filminin müziği de size ait.Neydi sizi sinemaya çeken müziği unutturan? Ailemde annem eski tiyatroculardan, babam müzisyen bu nedenle kökenin bende bir ruhu olduğuna inanıyorum. Konservatuar dönemimde benim flüt hocam Muzaffer TEMAY’dı .O döneminde önemli sinema oyuncularındandı, bana sinemayı sevdirirken bir yandan da yazı yazmayı öğreten hocamdır aslında . O zamanlarda bir yazı dergisi vardı , benden hocamı anlatan bir yazı yazmamı istediler bir öğrenci gözüyle .Sonrasında yazdığım yazı çok beğenilince arka arkaya röportajlar yazmaya başladım ,ardından gazeteciliğe adım atmış oldum yine o dönemde Muhterem NUR’la yaptığım röportajdan sonra sinema teklifi geldi böylelikle sinema hayatım başladı. Yani anlayacağınız sinemada ünlendim ben ama süreç müzik ,gazetecilik ,sinema oyuncusu olan Muzaffer Tema , röportaj ve sinema tamamladı. Çeşitli yorumcular ,çektiğiniz filmlerin her karesine özellikle duyguyu, dinamizmi ,görsel kaliteyi katmadaki farklılığından ,sanatçıyı başarısına inandırarak yönetmedeki ustalığından söz ediyorlar. Yapımcı ve yönetmen gözüyle siz öncelikle nelere dikkat ediyorsunuz ? Yeni bir filme başlarken olmazsa olmazlarınız nelerdir? Öncelikle böyle bir soru için teşekkür ederim. Sinema da ilişkiler çok önemli,yani hissettiklerimi karşımdaki oyuncuya hissettirmeliyim bunlarda karşılıklı alışverişle oluyor. İşe aynı sevgiyle sarılmak ,aynı heyecanı paylaşmak ,aynı duyguları yaşamak çok önemli.İnsan sevdiği işi yapsın ki başarılı olsun bu nedenle işini çok seven insanla çalışmak her zaman başarıyı beraberinde getirir . Özelikle sizin engelliler konusundaki çalışmalarınız beni çok duygulandırdı ve sizin ile böyle bir röportaj yapmak benim için büyük keyif. İnşallah bundan sonrada sizin dalınızda heyecan duyarız ve bir şeyler yapmaya çalışırız. Geçtiğimiz haftalarda Milliyette yayınlanan bir röportajınızda Türk sinemasındaki eski ve yeni sanatçıları kıyaslarken kullandığınız kelimeler ilginçti. Diyorsunuz ki ,”Yeniler beyinleri ile oynuyor , oysa eskilerin başarısı beyinleriyle kalplerini birleştirmeleriydi .” Bunu birkaç örnekle açmanız mümkün mü ? Bu benim inancım ,ben buna böyle inanıyorum.Benim sinemaya girdiğim dönemde müzikle ,sinema apayrı iki dünyaydı. O dönemde usta çırak ilişkisi çok önemliydi, ben sinemada usta yönetmenlerin yanında çalışarak öğrenmeye çalıştım. Benim için beyinden daha önemli olan o anki duyguyu yakalıya bilmek, hatta hep söylemişimdir nerde o eski filmlerdeki duygular.Şimdi genç sinema oyuncuları ve tiyatrocularda konservatuar eğitimi gördükleri için ben bu işi biliyorum ( bildiğine inanmış) , bunun eğitimini aldım diyerek çok heyecanlı olmuyorlar. Tabiki ben eğitime karşı değilim ,eğitim mutlaka olmalı ama duygular için usta çırak ilişkileri benim için çok önemli , yani benim görüşüm duygularla beyini birleştirdiğimizde çak daha güzel eserler ortaya çıkacaktır. Geçen yaz TRT ile yaptığınız bir anlaşma ile “10 Altın Film” projesini hayata geçirmeyi başardınız. Paydos, Üvey Ana , Dudaktan Kalbe, Hepimiz kardeşiz isimli filmleri çektiniz yanılmıyorsam ve bu filmler her hafta TRT’de yayınlanmaya başladı. Şu ana kadar hangileri yayınlandı? Tepkiler nasıldı? Bundan sonra sırada hangileri var? On altın projemi çok büyük heyecanla hazırladım ben , aslında bu projeyi daha sonraki yıllarda geçmiş ile bu günü kendimle karşılaştırmak için hazırlamayı düşünüyordum ama TRT bu projeyi öne aldı, bende tamam dedim. Geçen hazirandan beridir çalışıyoruz sizinde dediğiniz gibi Paydos, Üvey ana , Dudaktan Kalbe ,Hepimiz kardeşiz filmlerini ayda bir yayınlıyoruz TRT ekranlarında , Bunların hepsi bitti, şimdi ise Zara ve Ediz Hunla birlikte gözleri ömre bedel var yıllar öncede Türkan hanımla yapmıştım .şimdi Kanlı Nigar var böyle devam edecek.. Günümüzde bazı ünlü sanatçıları çocukları ile birlikte oynatmak gibi yeni bir düşüncenin de sahibisiniz . Selma Güneri –Umut Sezgin – Göksel Arsoy – Gökhan Arsoy ...Türkan Şoray’ı da kızı Yağmur’la kadın severse de bir araya getirme düşüncede olumlu bir gelişme oldu mu ? 35 yıl önce Türkan Şoray’ın başrolünü oynadığı bu unutulmaz filmin yenisinde kimler rol alacak? Aslında eski oyuncuları kendi çocukları ile beraber oynatmak biraz tesadüf oldu ama güzel bir tesadüf benim çok hoşuma gitti. Yıllar evvel babaları yada anneleriyle beraber çalıştıktan sonra şimdi çocukları ile beraber çalışmak benim içinde güzel bir duygu, örneğin yıllar evvel Sadri Alışıkla çalıştım sonrasında oğlu Kerem Alışıkla da çalışmak çak güzeldi.Şu sıralar Türkan hanımla görüşme halindeyim kızını bir sinem filminde oynatmak için ama Türkan hanım biraz daha kızının eğitim almasını istediğinden bekleme aşamasındayız,zaten oynayacak oyuncularımızda var. Türk sinemasının önde gelen yönetmenlerinden biri olarak Türkiye’de bugün sayıları 8,5 milyonu aşan engelli insanlarımızın sorunlarını ortaya koyacak bir çalışmanız olabilir mi gelecekte ? Bugüne kadar çevirdiğiniz filmlerde buna örnek gösterebileceğiniz çalışmalar var mıydı? Buna örnek bir çalışmam yok. yalnız 5 – 6 sene evvel Ankara da görme engellilerin yapmış oldukları senaryo yarışmasında birinci gelen filmi bana teklif ettiler çekmem için , ben hiçbir şey talep etmeden çekmeye hazırdım fakat bana ulaşamadılar o projede askıda kaldı. Bu gün böyle bir imkanım olsa engellilerle ilgili; aslında ben engelli kelimesini pek sevmiyorum benim için insanların kalbi önemli ve insanların bana göre kalbiyle hareket etmesi çok daha önemli . Bana bu konuda gelecek her teklife hazırım bunu candan söylüyorum , bir senaryo olabilir yada bir yarışma yapabiliriz bir araya gelip bir kurul oluşturup bize gelen hikayeler olursa onları değerlendire biliriz neden olmasın seve seve hiçbir şey düşünmeden her şeye hazırım. Yaşamınızda sizi etkileyen engelli bir insanla karşılaştınız mı ? Ya da öyküsü roman olabilecek birini tanıdınız mı hiç? Ağabeyimin bir oğlu vardı kaybettik onu ,o beni çok etkilemişti.Bana göre o insanlar çok zeki oluyorlar yani normal dediğimiz insanlardan çok daha fazla üstün yönleri olduğuna inanıyorum . Benim birde şöyle bir gözlemim var bu insanlar sevgiyi çok özlediğin den mi bilmiyorum ama çok sevgi dolu oluyorlar.Bende bu güne kadar sevgiyi işledim bana aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni diyorlar ama ben aşk lafını pek sevmiyorum , sevgi filmlerinin unutulmaz yönetmeni demeleri benim daha çok hoşuma gidiyor keşke öyle söyleseler di . Ben bu kardeşlerimle bütün sevgimi ve heyecanımı paylaşmaya hazırım. Bildiğiniz gibi normal insanların bile yaşamakta zorluk çektiği ülkemiz kentlerindeki mimari engelleri aşabilmek sağlam insanlarımız için bile sorun yaratırken , yıllardır unutulan ,ihmal edilen ,hatta yok sayılan engelli insanlarımızın karşılaştıkları güçlüklere sizinle çeşitli vesilelerle tanık olmuş olabileceğinizi düşünüyorum . Bu konuda söyleyebileceğiniz bir şeyler var mı? Ben elimden gelen her şeyi onlarla paylaşmaya hazırım, belki çok klasik ama ben bunu kalpten söylüyorum.. Ben öyle sağlam insanlar tanıdım ki onlar engelli kardeşlerimizden çok daha fazla engele sahip. Bana göre engelli olmak bir uzvunu kaybetmek değil ben engelli kardeşlerime çok büyük saygı duyuyorum ve onların sağlam insanlardan daha güçlü olduklarına inanıyorum. Bugün dört spor federasyonu çatısı altında yürütülen engelliler sporuyla ilgili çalışmalarla çok sayıda engelli insanımızın rehabilitasyonunu gerçekleştirmekte. Sinemanın onlar için farklı pencereden sağlaya bileceği bir katkı olabilir mi? Kesin olabilir, ben o kardeşlerimle daha öncede söylediğim gibi her şeyimi paylaşmaya hazırım, yeter ki önceden programlı yalım. Benimde sinemamı anlatarak onların sorunlarını dile getirerek bir katkım olacaksa her şeye hazırım .

TÜM RÖPORTAJLAR:

Yükleniyor...