Vizontele`nin Tuuba`sı

Röportajlar bölümündeki konuğumuz, Vizontele Tuuba filminin başrol oyuncusu Tuba Ünsal. Kendisi ile BKM’de biraraya geldik ve özellikle filmdeki engelli kız hakkında konuştuk. Tüm doğallığını sohbete de yansıtan oyuncu, bu rolü ile ilgili kısa detaylar verdi.

-Sizi tanımak isteyenler için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1981 İstanbul doğumluyum, ama İzmir ve Şanlıurfa’da büyüdüm. 1998 yılında Elite Model Look yarışmasına girdim. Yarışmayı kazandıktan sonra Fransa’ya gittim. Birkaç ay burada çalıştım. Sonra döndüm ve Kartal Sanat Tiyatrosu’na girdim. Dizi filmlerde, reklam filmlerinde oynamaya başladım. Bu arada İstanbul’a taşındım. 1 yıl sonra da ailem geldi, İzmir’den. O günden bugüne oyunculuk yapmaya çalışıyorum.

-Vizontele gibi rekortmen bir çalışmanın, devamına ismini veren karakteri canlandırmak kariyeriniz için önemli bir aşama olsa gerek. Bunu bekliyor muydunuz?

Hiç öyle bir şey yoktu. Ben sadece hep şunu söyledim: Ben iyi şeyler yaparsam, ben kalbimi temiz tutarsam Allah bunun karşılığını verir. Çünkü çok sıkıntı çektiğim dönemler de oldu. Ben o set bu set dolaşıyorum, tiyatroda oynamaya çalışıyorum, reklam filmlerinde oynuyorum ve sürekli, manken, mankenden oyuncu olmaz vs.. Halbuki işlerimi izleyen insanlar ‘bu kız çok yetenekli, iyi bir şeyler yapmak isteğinde’ diyorlardı. Maalesef basında garip bir önyargı vardı. Vizontele teklifi geldikten sonra, çekilme aşamasına kadar yani 1,5 yıl ‘hiçbir iş yapmayacağım’ dedim. Yeni bir defter açacağım hayatımda ve Vizontele ilk sayfası olacak dedim. Çok güzel de bir başlangıç oldu. Gururluyum böyle bir filmin içinde yer aldığım için.

-Yılmaz Erdoğan ve ekibinin farkları neler? Siz yeni katıldığınız için soruyorum.

Ben şöyle bir şey yaptım, Vizontele çekilmeden önce zaten ekiple tanıştım. Çünkü (Bana Bir Şeyhler Oluyor adlı oyunun kadrosu da aynı aşağı yukarı) her gün oyunda, provada kısacası her yerde onlarla berberdim. Beni tanımışlardı artık. O yüzden filmi çekerken aralarına yeni girmişliğimin dezavantajını yaşamadım. Çok özellikli bir ekip olduklarını düşünüyorum. Türkiye’nin en iyi oyuncuları var bu ekipte. Vizontele ile Altan Erkekli ‘En İyi Erkek Oyuncu’, Demet Akbağ ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü aldı. Zeynep Tokuş’ un ilk filmi idi sonra ödül aldı. Birçok kişinin kariyerlerinin de dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. İkincisi de benim için öyle oldu.

-Filmdeki karakterinizden bahsedelim. Bedensel engelli bir genç kızı oynuyorsunuz. Zor oldu mu?

Şöyle zor oldu; 1980 yılından kalma bir tekerlekli sandalye ile oynadım. Dur diyorsun durmuyor, frenleri tutmuyor, dönmüyor vs.. Biraz o problemdi. ‘Ne kadar zormuş böyle bir hayat’ dedim. Bu insanlar için ben ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. İzmir’de bir aile dostumuzun oğlu vardı. Kemik erimesinden dolayı tekerlekli sandalye kullanıyordu. Akülü sandalyeye ihtiyacı vardı. Hemen bunun için çalışmaya başladım. Maddi durumum o sandalyeyi almaya yetmezdi ama en azından bunu nasıl sağlarım diye düşünmeme sebep oldu.

-Filmde zorlandınız mı?

Çekim aşamasından çok önce başladım çalışmaya. Okuma provalarında hep tekerlekli sandalye kullanıyordum bina içerisinde. Gevaş’ta da sandalye ile dolaştım. Zor oldu.

-Engelliler ile ilgili neler biliyordunuz neler öğrendiniz?

İnsanın hayatta başına çok şey gelebilir. Ama her başımıza gelen şeyin daha kötü bir olayın alternatifi olduğunu düşünerek bakmak lazım olaylara. Televizyondan izlediğim kadarıyla, çok azimli ve başarılı insanlar da var engelli arkadaşlarımız arasında. Bunu artık normal bir yaşam biçimi olarak gören insanlar da az değil. Şimdi ise sadece izlemekle kalmıyorum. Algıda seçicilik de diyebiliriz buna, dikkat kesilip ‘ben ne yapabilirim’ diye takibe almaya başladım artık. Ancak şunu da belirtmeliyim ki, dernekler ve vakıflar hakkında derin bilgim yok. Onlarla da bu vesileyle tanışmış oluyorum.

-Bu toplumsal konu ile ilgili neler yapılabilir?

Bizim gibi insanlara önemli bir rol düşüyor. O nedenle her röportajımda da belirtiyorum, “üzerime düşen ne varsa yerine getirmek isterim” diye. Biraz daha, bu dünyada yaşama nedenimizi görmemiz ve düşünmemiz lazım. Sadece göz önünde bulunan insanlara değil herkese iş düşüyor. Hepimizin görevi.

-Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? Özellikle film hakkında.

Filmi izlemeden önce tekerlekli sandalyede birini oynadığımı öğrenenler ‘eyvah çok ağlayacağız galiba’ diye düşünüyor ama çıkarken unutuyorlar. Sadece bir sahnede konuşuluyor. Zaten Tuba karakteri de çok benimsemiş durumunu. ‘Daha kötüsü de olabilirdi, bu benim başıma geldi böyle yaşamalıyım’ altmetni var Tuba için. Hatta tekerlekli sandalyesi ile oynuyor, beşik gibi sallıyor.. Ben de rolümün böyle olduğunu öğrendiğim zaman ‘tekerlekli sandalyeyi güzelce süslerim, boyarım’ falan diye düşünmüştüm. Sonuçta alt metin bu doğrultuda.

Çok teşekkür ederiz. Bu çalışmanın size uğur getirmesini, daha iyi çalışmaların başlangıcı olmasını dileriz.

TÜM RÖPORTAJLAR:

Yükleniyor...